Tom sık sık nükte yapar.
 - Tom frequently makes witty remarks.
Eski arkadaşının fişini çekerken, herkes ölür dedi genellikle nükteci doktor.
 - Everybody dies, said the usually witty doctor as he pulled the plug on his old friend.
O kitabı yazan kişi hem mizah hem de ince espriye sahiptir, değil mi?
 - The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?
İnce espri konuşmaya lezzet verir.
 - Wit gives zest to conversation.
Doktor Tom'a acıyla birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda kalacağını söyledi.
 - The doctor told Tom he'd just have to learn to live with the pain.
Bizimle kimin kaldığını öğrenmek istiyorum.
 - I want to know who's staying with us.
Herhangi birimiz bunun farkında olmadan yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!
 - Any one of us could suffer from malnutrition without being aware of it!
O farkında olmadan Tom'un arka kapısında sızdım.
 - I just snuck in Tom's back door without him noticing.
Bu sabah depomu benzinle doldurduğumda, litresi 135 yene mal oldu yani galonu 6.55 dolar.
 - When I filled my tank with gasoline this morning, it cost ¥135 per liter which is $6.55 per gallon.
Yani benim fikrimin nesi var?
 - So what's wrong with my idea?
İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır.
 - A good sense of humor will help you deal with hard times.
Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir.
 - Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.
Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
 - Who lives without folly is not so wise as he thinks.
O, onunla tartışmayacak kadar akıllıdır.
 - She knows better than to argue with him.
Doğa ona zeka ve güzellik vermiş.
 - Nature endowed her with wit and beauty.
Onun zekası ve deneyimi onun sorunla baş etmesini sağladı.
 - His intelligence and experience enabled him to deal with the trouble.
Ben senin ince zekana sahip değilim.
 - I don't have your wit.