to cause a ball other than the one being struck to run its hoop

İngilizce - Türkçe

to cause a ball other than the one being struck to run its hoop teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

İlgili Terimler

peeling

{i} (soyulmuş) meyve/sebze kabuğu: Throw those apple peelings out the window! O elma kabuklarını pencereden at!

peeling

sıyırma

peeling

{i} soyulma

peeling

{i} soyma

Tom, daha kabuğunu soymadan portakalı yedi. - Tom ate the orange without peeling it first.

Tom cep bıçağı ile elmayı soymakta sorun yaşadı. - Tom had trouble peeling the apple with his pocket knife.

peeling

{i} deri soyucu krem

peeling

{i} deri soyma işlemi (kozmetik)

peeling

pullanma

peeling

soyarak

Sami saatlerce durmadan patates soyarak babasının restoranında çalıştı. - Sami worked at his father's restaurant, peeling potatoes for hours on end.

peeling

{i} soyulmuş kabuk

peeling

pul pul kalkma

peeling

{i} kabuk döküntüsü

peeling

{i} peeling

peeling

{f} soy

Kerevizi ve patatesleri soyuyorum. - I'm peeling the celery and the potatoes.

Patates soyarken serçe parmağımı kestim. - I cut my little finger peeling potatoes.

İngilizce - İngilizce

to cause a ball other than the one being struck to run its hoop teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

peeling

Heceleme

to cause a Ball oth·er than the one be·ing struck to run its hoop

Türkçe nasıl söylenir

tı kôz ı bôl ʌdhır dhın dhi hwʌn biîng strʌk tı rʌn îts hup

Telaffuz

/tə ˈkôz ə ˈbôl ˈəᴛʜər ᴛʜən ᴛʜē ˈhwən ˈbēəɴɢ ˈstrək tə ˈrən əts ˈho͞op/ /tə ˈkɔːz ə ˈbɔːl ˈʌðɜr ðən ðiː ˈhwʌn ˈbiːɪŋ ˈstrʌk tə ˈrʌn ɪts ˈhuːp/