İyi ücretli daimi bir iş bulmak zordur.
- It is difficult to find a well paid permanent job.
Dün bir gün ücretli izin aldım.
- I took a paid day off yesterday.
Tom'a üç yüz dolar ödendi.
- Tom was paid three hundred dollars.
Satın alındı ve ödendi.
- It's been bought and paid for.
Aslında bunu yapmak için bana para ödenmektedir.
- I'm actually paid to do this.
Ona beş dolar ödedim.
- I paid him five dollars.
Ona dört dolar ödedim.
- I paid him four dollars.
Ben gerekli vize ücretleri ödenene kadar seyahata gidemeyeceğim.
- I won't be able to go travelling until the requisite visa fees are paid.
Okullar ve yollar vergilerle ödenen hizmetlerdir.
- Schools and roads are services paid for by taxes.
Ben sadece ne yapmak için ödenmişsem onu yaparım.
- I only do what I'm paid to do.
... we already have. Or, alternatively, it's got to be paid for, not only by closing deductions ...
... can't we buy paid apps? ...