Seninle oynamak her zaman bir heyecan.
 - It's always a thrill to play with you.
En heyecanlı anda herkes çok gergin görünüyordu.
 - In the most thrilling moment, everyone looked very tense.
O, yeni işinde heyecanlanıyor.
 - He's thrilled with his new job.
Onlar onu sadece onun büyük heyecanı için yapıyor.
 - They do it just for the thrill of it.
Ben kırsal korku gerilimini sevmiyorum.
 - I don't like rural horror thrillers.
Bir aileye sahip olmak hayatın en büyük gerilimlerinden biridir.
 - Having a family is one of life's greatest thrills.
Ben kırsal korku gerilimini sevmiyorum.
 - I don't like rural horror thrillers.
Onun hikayesi beni korkudan titretti.
 - His story thrilled me with horror.
O, yeni işinde heyecanlanıyor.
 - He's thrilled with his new job.
Kedi akşam yemeği için balık aldığında sevinçten heyecanlandı.
 - My cat is thrilled with joy when she gets fish for dinner.