the talking

listen to the pronunciation of the talking
İngilizce - Türkçe
konuşmak
talking
konuşma

Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor. - Talking in the library is not allowed.

Tom, bütün gece konuşmayı sürdürdü. - Tom kept talking all night.

talking
(Bilgisayar) konuşuyor

Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı.. - They are talking loudly when they know they are disturbing others.

Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor. - On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.

talking
ikaz
talking
sesli (film)
talking
sesli film
talking
konuşan

Tom'la konuşan kız Mary'dir. - The girl talking with Tom is Mary.

Jim ile konuşan kız Mary'dir. - The girl talking with Jim is Mary.

talking
{f} konuş

Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor. - Talking in the library is not allowed.

Kiminle konuşuyordun? - Who were you talking with?

talking
konuşarak

Tom parti hakkında konuşarak sürprizi bozdu. - Tom ruined the surprise by talking about the party.

Yolculuğu hakkında onunla konuşarak iyi vakit geçirdi. - She had a good time talking with him about his trip.

talking
talking point üstünde durulacak nokta
talking
konuşabilen
talking
talking machine eski gramofon
talking
konuşkan
talking
(isim) konuşma
talking
i konuşan
İngilizce - İngilizce

the talking teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

talking
Present participle of talk
talking
The action of the verb to talk

It is usually better to solve problems by talking than by fighting.

talking
{n} the act of speaking oral conversation
talking
{i} speaking; conversing
talking
Given to talk; loquacious
talking
That talks; able to utter words; as, a talking parrot
talking
uttering speech; "talking heads"
talking
{s} speaking
talking
an exchange of ideas via conversation; "let's have more work and less talk around here"
the talking

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi tôkîng

    Telaffuz

    /ᴛʜē ˈtôkəɴɢ/ /ðiː ˈtɔːkɪŋ/

    Videolar

    ... is from the point of view of really knowing what you're talking about and knowing where ...
    ... be a person in a society. We need to start, I think, talking about information ...