Herkes gülmekten kırıldı.
 - Everybody burst into laughter.
Ben gülme arzumu bastıramadım.
 - I could not subdue the desire to laugh.
Tom Mary'yi jig dansı yaparken gördüğünde kahkahalara boğuldu.
 - Tom burst out laughing when he saw Mary dancing a jig.
Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.
 - The demon grabbed my sister and, with howling laughter, cast her into a bottomless pit.
Bir gülüş çok güçlü bir şey olabilir.
 - A laugh can be a very powerful thing.
Tom ve Maria kötü gülüşlerini birlikte uyguladılar.
 - Tom and Maria practiced their evil laughs together.
Elimde olmadan kahkahayla güldüm.
 - I couldn't help laughing out.
Bazen kahkahayla gülme dürtüsüne karşı koymak zordur.
 - Sometimes it's hard to resist the impulse to burst out laughing.
Onu görür görmez gülmekten kırıldım.
 - As soon as I saw him, I burst into laughter.
Onu gördüğümde gülmekten kendimi alamadım.
 - I could not help laughing when I saw him.
Gelecek yıldan bahsedersen şeytan güler.
 - Speak of the next year, and the devil will laugh.
İnsan gülebilen tek hayvandır.
 - Man is the only animal that can laugh.
Onun hikayesi o kadar komikti ki gülmemek elimde değildi.
 - His story was so funny that everyone could not help laughing.
O, partide o kadar komikti ki gerçekten gülmeme engel olamadım.
 - He was so funny at the party that I simply couldn't restrain my laughter.