İşlerine karışmaya niyetim yok.
 - I have no intention of meddling in your affairs.
O, otuzlu yaşlara kadar bir bebek sahibi olma niyetinin olmadığını söylüyor.
 - She says she has no intention of having a baby until she's in her thirties.
Onun hatası kasıtlıydı.
 - His mistake was intentional.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
 - I'm sure that wasn't intentional.
Tom'un maksatları oldukça açıktı.
 - Tom's intentions were quite clear.
Onun maksatları belirsizdi.
 - His intentions were unclear.
Mary'nin gerçek planları ne?
 - What are Mary's true intentions?
Tom'un güzel planları var.
 - Tom has good intentions.
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
 - He broke the window intentionally.
Evet, bunu kasıtlı yaptım.
 - Yes, I did this intentionally.
Onların amaçları açıktır.
 - Their intentions are obvious.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
 - I need to know your intentions.
The intention of this legislation is to boost the economy.