the contestant who wins the contest teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- winner
- galip
Tom ve Mary galiptiler.
-Tom and Mary were the winners.
- winner
- kazanan
Kazananın adını bağırarak söyledi.
-He called out the name of the winner.
Bir kazanan olmak iyidir.
-It is good to be a winner.
- victor
- muzaffer
Demokrasi uzun vadede muzaffer olacaktır.
-Democracy will be victorious in the long run.
Muzaffer ordu, ülkeden geri çekildi.
-The victorious army withdrew from the country.
- winner
- ganyan
- victor
- kazanan
Kazanan, parsayı toplar.
-To the victor go the spoils.
Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
-If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
- victor
- fatih
- victor
- galip
Biz tamamen galiptik.
-We were completely victorious.
Tom ve Mary galip geldiler.
-Tom and Mary were victorious.
- winner
- {i} büyük başarı
- winner
- {i} 1. galip; kazanan: Who was the winner of the match? Maçı kim kazandı?/Maçın galibi kim? She was the winner of the Nobel Prize in 1928. 1928
- winner
- {i} birinci
Oh, Tae, bu peynir bir birincidir!
-Oh, Tae, this cheese is a winner!
Onun birinci olacağını biliyordum.
-I knew she would be the winner.
- winner
- galip; kazanan: Who was the winner of the match? Maçı kim kazandı?/Maçın galibi kim? She was the winner of the Nobel Prize in 1928. 1928
- winner
- başarı/galip