Tom felt lonely and abandoned.
- Tom yalnız ve terk edilmiş hissetti.
He hid in an abandoned building.
- O, terk edilmiş bir binada saklandı.
Marilla felt deserted by everyone. She could not even go to Mrs. Lynde for advice.
- Marilla kendini herkes tarafından terk edilmiş hissetti. Tavsiye için Bayan Lynde'ye bile gidemedi.
The campsite was totally deserted.
- Kamp yeri tamamen terk edilmişti.
There was an abandoned car by the river.
- Irmağın kenarında terkedilmiş bir araba vardı.
I feel abandoned by the only woman I love.
- Ben, sevdiğim tek kadın tarafından terkedilmiş hissediyorum.
The town was desolate after the flood.
- Kasaba selden sonra terkedilmişti.
The place is apparently deserted.
- Görünüşe göre yer terkedilmiş.
The place is almost deserted.
- Yer neredeyse terkedilmiş.