O, babasının zengin olmasıyla gurur duyuyor.
- Er ist stolz darauf, dass sein Vater reich ist.
Şimdi kendinle çok gurur duymalısın.
- Jetzt musst du dich sehr stolz fühlen.
O kaba, kibirli ve cahil.
- He's rude, arrogant and ignorant.
Kız güzelliği nedeniyle kibirli.
- That girl is arrogant because of her beauty.
O bir fahişenin kendini beğenmiş oğludur.
- He's an arrogant son of a bitch.
Mary, güzelliği konusunda kendini beğenmiştir.
- Mary is arrogant about her beauty.
Dan küstah ve kibirli bir adam değil.
- Dan isn't an arrogant and disdainful guy.
O gururlu ve kibirli.
- He's prideful and arrogant.
Dan küstah ve kibirli bir adam değil.
- Dan isn't an arrogant and disdainful guy.
O benim mekanımda küstahça cevap verdi.
- She arrogantly answered in my place.
Bir egoist, beni değil de sadece kendisini düşünen birisidir.
- An egoist is someone who thinks only about himself, and not about me.
Tom, genç, zengin, şımarık ve benmerkezcidir.
- Tom is young, rich, spoiled and egocentric.