someone who perpetrates wrongdoing

İngilizce - Türkçe

someone who perpetrates wrongdoing teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

İlgili Terimler

perpetrator

suç işleyen

culprit

suçlu

Şimdi suçluları bulduklarını söyleyecekler. - Now they will say that they've found the culprits.

Suçlu yaklaşık altı ay sonra tutuklandı. - They arrested the culprit around six months later.

perpetrator

{i} fail

Sami cinayetin failiydi. - Sami was the perpetrator of the murder.

Fail, açık biçimde deliydi. - The perpetrator was obviously insane.

culprit

{i} zanlı

perpetrator

{i} (suç) işleyen kimse

perpetrator

(isim) fail

perpetrator

mücrim

perpetrator

adı karışan

culprit

sanık

perpetrator

suç işleyen kimse

culprit

mücrim

culprit

{i} hükümlü

İngilizce - İngilizce

someone who perpetrates wrongdoing teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

culprit

perpetrator

Heceleme

some·one who perpetrates wrong·do·ing