Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.
- There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
Birisi masanın üstünde yanan bir sigara bıraktı.
- Someone left a burning cigarette on the table.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
Trene zamanında yetişmek için acele etti.
- He hurried so as to be in time for the train.