yanan

listen to the pronunciation of yanan
İngilizce - İngilizce
a language group of the Hokan family
Türkçe - İngilizce
burning

Someone left a burning cigarette on the table. - Birisi masanın üstünde yanan bir sigara bıraktı.

Tom pulled Mary out of the burning car. - Tom yanan arabadan Mary'yi çıkardı.

alight
aflame
flaming
ablaze
blazing

Miraculously, all the passengers managed to leave the blazing plane in less than three minutes. - Mucize eseri olarak, tüm yolcular üç dakikadan daha az süre içinde yanan uçaktan ayrılmayı başardı.

Tom jumped out of the blazing plane. - Tom yanan uçaktan atladı.

afire
on fire
lit

Tom is holding a lit candle in his right hand. - Tom sağ elinde yanan bir mum tutuyor.

Tom entered the empty room and immediately noticed a lit cigarette in the ashtray. - Tom boş odaya girdi ve hemen küllükte yanan bir sigara fark etti.

{i} glowing
combusted
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer
Once bitten twice shy
Canı yanan eşek attan rahvan olur
(Atasözü) Suffering imposes great efforts
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer
(Atasözü) - Once burnt twice shy.- A burnt (bunt) child dreads the fire
araba kapısı açılınca yanan lâmba
courtesy light
haşlanarak yanan yara
scald
için için yanan ateş
smolder
kolayca yanan ahşap
touchwood
sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer
(Atasözü) Once bitten twice shy