Kağıt uçak yavaş yavaş yere düştü.
- The paper plane fell slowly to earth.
Nehir yavaş yavaş denize doğru akar.
- The river flows slowly to the sea.
Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
- Mary spoke Japanese slowly.
Yavaşça gözlerini kapadı.
- She slowly closed her eyes.