savunan

listen to the pronunciation of savunan
Türkçe - İngilizce
(Hukuk) advocating
apologetic
defensive
apologetical
(hak) assertive
defender
assertive
defending
savunan kimse
apologist
savunan kimse
defender
savunan kimse
(görüş) assertor
savunan kimse
upholder
savun
{f} advocate

He advocates a revision of the rules. - Kuralların bir revizyonunu savunuyor.

He advocated abolishing class distinctions. - O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.

savun
{f} defending

Tom was green behind the ears when it came to defending himself in court. - Tom, mahkemede kendini savunma konusunda daha çok toydu.

We are defending the same cause. - Biz aynı nedeni savunuyoruz.

savun
defend

They defended their country against the invaders. - Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.

It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers. - Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.

savun
argue for
savun
stick up for

I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting. - Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.

dini inançları savunan ilâhiyat dalı
apologetics
güneyde beyazların üstünlüğünü savunan partili
Dixiecrat
kadınların seçme hakkını savunan kadın
suffragette
tartışma olsun diye zayıf tarafı savunan kimse
devil's advocate
Fince - Türkçe

savunan teriminin Fince Türkçe sözlükte anlamı

savun
duman çıkarmak
savun
hiddetlenmek
savun
keskin kokulu gaz
savunan