He bought books at random.
- O, rastgele kitap satın aldı.
I bought two dozen pencils.
- İki düzine kalem satın aldım.
I would like to purchase some boots.
- Bazı botlar satın almak istiyorum.
Many Americans protested the purchase of Alaska.
- Birçok Amerikalı Alaska'nın satın alınmasını protesto ettiler.
I think you should probably see someone from Purchasing.
- Sanırım muhtemelen Satın almadan biriyle görüşmen gerekiyor.
Purchasing power has greatly fallen.
- Satın alma gücü çok düştü.
Are you going to buy a dictionary?
- Sözlük mü satın alacaksınız?
What do you want to buy?
- Ne satın almak istiyorsun?
I went to the department store with a view to buying a present.
- Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.