Are there enough chairs for everyone?
- Herkes için yeterli sandalye var mı?
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
You're sitting in my seat.
- Benim sandalyemde oturuyorsun.
The seats were reserved for the party.
- Parti için sandalyeler ayırtıldı.
In the end, because of the disease, he became unable to walk and had to use a motorized wheelchair to get around.
- Sonunda, hastalıktan dolayı yürüyemez hale geldi ve gezinmek için motorlu tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı.
Did you see grandpa's wheelchair?
- Dedemin tekerlekli sandalyesini gördün mü?
Electric chair was invented by a dentist.
- Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edildi.
Electric chair was invented by a dentist.
- Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edildi.