Uçuşu kaçırmak istemiyorum.
 - I don't want to miss the flight.
Uçağı kaçırmak istemiyorum.
 - I don't want to miss the plane.
Tom Mary'ye ateş etti fakat ıskaladı.
 - Tom shot at Mary, but he missed.
Ok hedefini ıskaladı.
 - The arrow missed its target.
Yorumcular Bu korkunç bir başarısızlıktı! diye bağırdılar.
 - That was a terrible miss! cried the commentators.
Mezuniyet töreninde mezun olan öğrencilerin adlarını söylemeyi unutmak şaşırtıcı bir başarısızlıktır.
 - Forgetting to say the graduating student's name at the graduation ceremony was a colossal miss.
Sizinle tanışmak bir onurdur, hanımefendi.
 - It's an honor to meet you, miss.
Sen Fransa'dayken seni gerçekten çok özlemiştim.
 - I really missed you when you were in France.
Hepimiz seni özledik.
 - We all have missed you.