O, içeri girmemi açıkça reddetti.
- He flatly refused to let me in.
O fikri açıkça reddetti.
- He flatly rejected that idea.
Onun içeri girmesine kesinlikle izin vermedi.
- She flatly refused to let him in.
Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
- His secretary flatly denied leaking any confidential information.
It was an accusation that he flatly denied.
He replied flatly to the policeman's questions.