The mother elephant bathes her baby in the river.
- Anne fil nehirde yavrusunu yıkadı.
Walking in the park, I found a baby bird.
- Parkta dolaşırken, bir yavru kuş buldum.
Unlike birds, which feed and shelter their young, fish abandon their eggs.
- Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
Kangaroos have a strange method of carrying their young.
- Kanguruların yavrularını taşımak için garip bir yöntemi var.
The eaglet broke free of its shell.
- Kartal yavrusu kabuğundan çıktı.
She called the kitten Jaguar.
- Kedi yavrusuna jaguardiye seslendi.
I named the kitten Tama.
- Kedi yavrusuna Tama adını verdim.
It is great fun to play with a puppy.
- Bir köpek yavrusu ile oynamak çok eğlenceli.
We looked for our lost puppy, but in vain.
- Bizim kayıp köpek yavrusunu aradık fakat boşuna.
The puppy licked her on the cheek.
- Köpek yavrusu onu yanağından yaladı.
Our mother bought us a puppy.
- Bizim annemiz bize bir köpek yavrusu satın aldı.
The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them.
- Ertesi sabah Beyaz Ördek, yavrularını arayarak göletin etrafında dolandı durdu; isimleriyle seslendi, aradı taradı ama onlara dair hiçbir ize rastlayamadı.
She has no more than twelve cubs.
- O oniki yavrudan daha fazlasına sahip değil.
The story about the separation of the two leopard cubs seems pretty trite to me.
- İki leopar yavrusunun ayrılması hakkındaki hikaye bana oldukça basmakalıp gibi görünüyor.
Parents can pass many diseases on to their offspring.
- Ebeveynler birçok hastalığı yavrularına geçirebilir.
Rabbits have a lot of offspring.
- Tavşanların çok yavruları olur.
The small duckling can swim.
- Küçük ördek yavrusu yüzebilir.
An ugly duckling became a graceful swan.
- Çirkin ördek yavrusu zarif bir kuğu oldu.