Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz.
 - We can't help Tom with that.
Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım.
 - I take an umbrella with me when I go out.
Yanımda çok fazla nakit taşımam.
 - I don't carry much cash with me.
Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?
 - If God is with us, then who can be against us?
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
 - Come along with us if you like.
Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
 - I've quit using French with you.
Endişelenme. Ben seninle kalacağım.
 - Don't worry. I'll stay with you.
Çok sayıda tutucu Amerikalı onunla aynı fikirdeler.
 - Many conservative Americans agreed with him.
Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
 - His daughter is eager to go with him anywhere.
Benimle dans etmek ister misin?
 - Would you like to dance with me?
Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
 - Would you like to have dinner with me tonight?
Herkes sizinle aynı fikirde.
 - Everybody agrees with you.
Ben sizinle birlikte gitmek için hazırım.
 - I am ready to go with you.
Tom bununla birlikte uzaklaşmayacaktır.
 - Tom won't get away with this.
Bununla ilgili bir sorun görmüyorum.
 - I don't see a problem with this.
Jack is sick today and doesn't really seem with it.