Sibirya yoluyla Londra'ya geldi.
- He came to London by way of Siberia.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
- The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
- Japan and China differ from each other in many ways.
Bana hangi yöne gideceğini sordu.
- He asked me which way to go.
Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.
- I handled the problem the only way I knew how.
En iyi öğrenme yöntemi hata yapmaktır.
- The best way to learn is to make mistakes.
Tom onu usulüne göre yaptırdı.
- Tom got it done the right way.
Tom onu usulüne göre yaptırdı.
- Tom got it done right way.
Hanımefendiler ve beyefendiler, lütfen bu tarafa gelin.
- Ladies and gentlemen, please come this way.
Bizim tarafa yolun düşerse, bize uğramayı unutma.
- Be sure to drop in on us if you come our way.
Sen benim tarzımı sevmiyorsan onu kendi tarzınla yap.
- Do it your own way if you don't like my way.
Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.
- I managed to bring him around to my way of thinking.
Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.
- As they didn't know the way, they soon got lost.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
- Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
Üniversiteye yavaş yavaş ilerleme katettim.
- I worked my way through college.
Korkarım onu bu şekilde yaparak ilerleme kaydedemeyeceğiz.
- I'm afraid we'll get nowhere doing it this way.
Onların ona davranış tarzı hakkında söylendi.
- He grumbled about the way they treated him.
Tom'un son zamanlardaki davranış tarzı hakkında ne düşünüyorsun?
- What do you think of the way Tom has been behaving lately?
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
- The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.
- Your way of looking at something depends on your situation.
Bir kişinin bir şeye bakış şekli onun durumuna bağlıdır.
- A person's way of looking at something depends on his situation.
Göl buradan uzun bir mesafedir.
- The lake is a long way from here.
İstasyon az bir mesafede.
- The station is a little way off.
Bütün yolu sadece onun evden uzakta olduğunu anlamak için yürüdüm.
- I went all the way to see her only to find her away from home.
O adam biraz uzakta duruyordu fakat Tom'un bağırdığını duyunca geri döndü.
- That man was standing a little ways away, but he turned when he heard Tom shout.
Onun fikri yaşam tarzımızı kökünden değiştirecektir.
- His idea will radically alter our way of life.
Yaşam tarzımı değiştirmeye nasıl cesaret edersin!
- How dare you criticize my way of life!
Tom Mary'nin davranış şeklini onaylamıyor.
- Tom doesn't approve of the way Mary's been behaving.
Tom'un davranış şekli ile ilgili çok sayıda şikâyetler olmuştur.
- There have been a lot of complaints about the way Tom behaves.
Kız kardeşim ve ben her bakımdan farklıyız.
- My sister and I are different in every way.
O, her bakımdan bir beyefendidir.
- He is a gentleman in every way.
1. We first met way back in the 70's.
2. I think she is way too cool.
Yolumu nehir civarında kaybettim.
- It was near the river that I lost my way.
Saat dokuz civarında ben tekrar yolumda olacağım.
- Around nine o'clock I'll be on my way back again.
We're walking along the Way now.
Ten minutes into the run Tang slowed, Welch calling out her speed as she lost way.
on a time as they together way'd, / He made him open chalenge .
I'm way tired.
It's a long way to Tipperary, / it's a long way to go.
I'm a way better singer than she.
... Another way of saying it is that I'm looking at a ...
... on your legs." Which is by way of asking you to consider the possibility that there are ...