uzun zamandır

listen to the pronunciation of uzun zamandır
Турецкий язык - Английский Язык
long

Tom has known Mary a long time. - Tom uzun zamandır Mary'yi tanıyor.

Tom hasn't written a letter in a long time. - Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.

for a long time

This word has been in my notebook for a long time. - Bu kelime uzun zamandır not defterimde.

I've been living here for a long time. - Uzun zamandır burada yaşıyorum.

for ages

What I really needed was to spend a bit of time with my best mates Tom and Mary, who I've known for ages. - Gerçekten ihtiyacım olan şey, uzun zamandır tanıdığım en iyi arkadaşlarım Tom ve Mary ile biraz zaman geçirmekti.

I haven't seen you for ages. Do you remember when I saw you last? - Seni uzun zamandır görmedim. Seni en son ne zaman gördüğümü hatırlıyor musun?

long since

The well has long since dried up. - Kuyu uzun zamandır kurudu.

It's been so long since I've been here. - Çok uzun zamandır buradayım.

for a long while
(deyim) for the duration
for yonks

I've been working here for yonks.

uzun zamandır görmedim
Long time no see
uzun zaman
{i} ages

I haven't had a boyfriend in ages. - Uzun zamandır bir erkek arkadaşım yok.

I haven't heard that joke in ages. - Uzun zamandır o espriyi duymadım.

uzun zaman
long

A long time ago, there was a bridge here. - Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.

Without oxygen, all animals would have disappeared long ago. - Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.

uzun zaman
long time

They haven't heard from him in a long time. - Ondan uzun zaman haber alamadılar.

His speech went on for such a long time that some people began to fall asleep. - Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.

uzun zaman
yonks
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение uzun zamandır в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Uzun zaman
(Osmanlı Dönemi) MELİYY