to come face to face with someone by arrangement

listen to the pronunciation of to come face to face with someone by arrangement
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to come face to face with someone by arrangement в Английский Язык Турецкий язык словарь

meet
buluşmak

Meg Tom'la tekrar buluşmaktan mutluydu. - Meg was happy about meeting Tom again.

Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu. - Meeting my old friend was very pleasant.

meet
{f} tanışmak

O seninle tanışmak istiyor. - He wants to meet you.

Bir gün gerçekten başka bir Esperantist ile tanışmak istiyorum. - I really would like to meet another Esperantist some day...

meet
{i} yarışma

Atletizm yarışması yıllık bir etkinliktir. - The athletic meet is an annual event.

Yarın atletik yarışmaya katılmamız gerekiyor. - We are supposed to take part in the athletic meet tomorrow.

meet
-e rastlamak
meet
ile karşılaşmak
meet
yüzyüze gelmek
meet
ödemek (masraf/borç vb'ni)
meet
tatmin etmek
meet
buluş

Paris'te onunla buluşma şansım vardı. - I had a chance to meet him in Paris.

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - He promised to meet her at the coffee shop.

meet
yerine getirmek
meet
rastlamak

Boston'a gelmemin nedeni, evlenmeyi umduğum kadına rastlamaktır. - The reason I came to Boston is to meet the woman I hope to marry.

Sana rastlamak ne güzel. Ben bir karıncayiyenim. - Pleased to meet you. I am an anteater.

meet
doyurmak
meet
karşılama

O dün gece onu karşılamak için söz verdi. - She promised to meet him last night.

Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur. - In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.

meet
karşı karşıya gelmek
meet
dokunmak
meet
değmek
meet
rast gelmek
meet
buluşma

Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi. - He promised to meet him at the coffee shop.

Paris'te onunla buluşma şansım vardı. - I had a chance to meet him in Paris.

meet
(isim) karşılaşma, yarışma
to come to
gelinmek
to come to
gelmek

Tom Mary'nin onun partisine gelmek istediğini duyduğunda gerçekten memnun oldu. - Tom was really glad to hear that Mary wanted to come to his party.

Yarın gelmek zorunda kalacaksın. - You'll have to come tomorrow.

Английский Язык - Английский Язык
meet

Shall we meet at 8 p.m in our favorite chatroom?.

to come face to face with someone by arrangement

    Расстановка переносов

    to come face to face with some·one by ar·range·ment

    Турецкое произношение

    tı kʌm feys tı feys wîdh sʌmwʌn bay ıreyncmınt

    Произношение

    /tə ˈkəm ˈfās tə ˈfās wəᴛʜ ˈsəmˌwən ˈbī ərˈānʤmənt/ /tə ˈkʌm ˈfeɪs tə ˈfeɪs wɪð ˈsʌmˌwʌn ˈbaɪ ɜrˈeɪnʤmənt/
Избранное