Kısa zamanda çok para kazanmak kolay değildi.
- It was not easy to get a lot of money in a short time.
O bu kitabı onun üzerinde sadece iki hafta harcayarak çok kısa zamanda yazdı.
- He wrote this book in a very short time, spending just two weeks working on it.
Ben onun kısa sürede ulaşacağına inanıyorum.
- I believe she'll arrive in a short time.
Tom ve Mary çok kısa süredir evliydi.
- Tom and Mary were married for a very short time.
... have to be focused on the short time and money coming ...
... than someone who has very very immediate needs are very short time horizon ...