Reading a book can be compared to making a journey.
- Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.
Life is like a journey.
- Hayat bir seyahate benzer.
I'll travel across Europe by bicycle this summer.
- Bu yaz Avrupa'ya bisiklet ile seyahat edeceğim.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.
He set out on a trip.
- O bir seyahata çıktı.
I am short of money for my trip.
- Seyahatim için yeterli param yok.
He went on a voyage to America.
- O, Amerika'ya seyahate gitti.
Tourists should take care to respect local cultures when they are travelling.
- Turistler seyahat ederken yerel kültürlere uymaya dikkat etmeliler.
Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
- Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.
Poor health prohibited him from traveling.
- Sağlığının az olması onu seyahatten alıkoydu.