Life is like a journey.
- Hayat bir seyahate benzer.
From Sendai I extended my journey to Aomori.
- Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim.
May I pay with a travelers' check?
- Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?
I'll travel across Europe by bicycle this summer.
- Bu yaz Avrupa'ya bisiklet ile seyahat edeceğim.
She is saving her money with a view to taking a trip around the world.
- Dünya seyahatine çıkmak amacıyla parasını biriktiriyor.
I am short of money for my trip.
- Seyahatim için yeterli param yok.
He went on a voyage to America.
- O, Amerika'ya seyahate gitti.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
I'm travelling alone.
- Yalnız seyahat ediyorum.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.
Traveling abroad is one of my favorite things.
- Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.