Su yüzmek için yeterince sıcak.
- Das Wasser ist warm genug zum Schwimmen.
Su yüzmek için yeterince sıcak.
- Das Wasser ist warm genug zum Schwimmen.
Dün Tom bana yüzmeyi bilmediğini söyledi.
- Gestern hat Tom mir erzählt, dass er nicht schwimmen kann.
Bu nehir içinde yüzmek için tehlikelidir.
- This river is dangerous to swim in.
Okyanusta yüzmek benim en büyük zevkimdir.
- To swim in the ocean is my greatest pleasure.
O, çocukların yüzüşünü izledi.
- He watched the boys swimming.
O, onun yüzüşünü izledi.
- She watched him swim.
Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
- I prefer swimming to skiing.
Ne zaman burada yüzebilirim?
- When can I swim here?
The old man attempted to swim five kilometers.
- Der alte Mann versuchte, 5 Kilometer zu schwimmen.
She taught me how to swim.
- Sie hat mir das Schwimmen beigebracht.