baygınlık

listen to the pronunciation of baygınlık
Турецкий язык - Английский Язык
blackout
faint

Tom began to feel faint. - Tom baygınlık hissetmeye başladı.

feeling hungry
listlessness; languor
stupor
coma
slow and melting quality (of a sound)
droopiness (of plants which need water)
syncopal
delicate sweetness, soft sweetness (of a fragrance)
insensibility
fainting fit, swoon, faint
swoon
fainting
unconsciousness
syncope
languidness, amorousness (of a look or glance)
feeling of faintness, feeling as if one might faint
fainting spell, fainting fit, (a) faint, swoon; unconsciousness
gone
swim
{i} senselessness
goneness
baygınlık gelmek
1. to find someone or something tedious in the extreme. 2. to feel faint, feel on the verge of fainting
baygınlık getirmek
1. to bore (someone) to death, fill (someone) with boredom. 2. to make (someone) feel faint
baygınlık geçirmek
to faint, swoon
baygınlık geçirmek
swoon
baygınlık hissediyorum
I feel faint
derin baygınlık
coma
Турецкий язык - Турецкий язык
baygıntı
BAYGINLIK
Baygın olma durumu
BAYGINLIK
Duyumların durması, kan dolaşımının ve solunum görevlerinin duraklaması, vücudun kımıldanamaması gibi fizyolojik aksamalarla beliren kendinden geçme durumu: "Baygınlığım ne kadar sürdü bilmiyorum."- A. Gündüz
baygınlık
Избранное