Biletini önceden aldın mı?
- Hast du schon deinen Fahrschein gekauft?
En güzel gül bile bir gün solacak.
- Auch die schönste Rose wird eines Tages welk.
Gel bakalım, tavşancık! Yatağa girme vakti çoktan geldi.
- Komm, mein Häschen! Es ist schon Zeit, ins Bettchen zu hüpfen.
Saat 23' te çoktan uyumuş oluyorum.
- Um 23 Uhr schlafe ich schon längst.
Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım.
- By the time you came back, I'd already left.
Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
- It was already twelve when he reached home.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
Tren çoktan hareket etti.
- The train has already left.
O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
- By that time I'll have already left.
Bu hafta sonu için Tom'un önceden planları var.
- Tom already has plans for this weekend.
Önceden kitabı okudun?
- You've already read the book?
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Daha önce öğle yemeği yedim.
- I have already eaten lunch.
Tom daha önce karar verdi.
- Tom has already made up his mind.
Ben zaten biletimi aldım.
- I've already bought my ticket.
Tom sadece birkaç gün önce bir kamera aldı fakat çoktan kaybetti bile.
- Tom bought a camera just a couple of days ago, but he's already lost it.
Fakat Pepperberg papağan ile çalışmanın daha şimdiden hayvanlara bakmanın şeklini değiştirdiğini söylüyor.
- But Pepperberg says working with the parrot has already changed the way of looking at animals.
Kısa eteklerin modası şimdiden bitti.
- Short skirts have already gone out of fashion.
Kuzenim halen dört yaşında.
- My cousin is already four years old.
Tom neden onu halen yapmadı?
- Why hasn't Tom already done that?
The day before yesterday you impressed everyone, but I already knew you.
- Vorgestern hast du alle beeindruckt, aber ich kannte dich schon.
Sorry, the flight is already full.
- Tut mir leid, der Flug ist schon voll.