Get me a chair, please.
- Lütfen bana bir sandalye al.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
Are there enough chairs to seat 12 people?
- On iki kişinin oturması için yeterince sandalye var mı?
The seats were reserved for the party.
- Parti için sandalyeler ayırtıldı.
Tom can't get around without a wheelchair.
- Tom tekerlekli sandalye olmadan gezinemiyor.
In the end, because of the disease, he became unable to walk and had to use a motorized wheelchair to get around.
- Sonunda, hastalıktan dolayı yürüyemez hale geldi ve gezinmek için motorlu tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı.
Electric chair was invented by a dentist.
- Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edildi.
Electric chair was invented by a dentist.
- Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edildi.