Bir aptala öğretmeye çalışmak ölü bir adam için tıbbi tedavi sağlamak gibidir.
- Trying to teach a fool is like providing medical treatment for a dead man.
İhtiyacımız olan tüm parayı sağlamak için sana güveniyoruz.
- We're banking on you to provide all the money we need.
Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır.
- Columns provide a solid foundation.
O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.
- Young as he is, he has a large family to provide for.
Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.
- The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.
O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.
- He works day and night to provide for his family.
O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir.
- He has a wife and two young children to provide for.
... by providing tax cuts to small businesses -- and by the way, ...
... providing the extra boost of energy needed to fuse heavier elements. ...