Why are these clothes lying around?
- Neden bu kıyafetler ortalıkta duruyor?
Austria is a parliamentary republic in central Europe and consists of nine federal states.
- Avusturya, Orta Avrupa'da parlamenter bir cumhuriyettir ve dokuz federal eyaletten oluşur.
Ski jumping is popular in Nordic countries and Central Europe.
- Kayakla atlama İskandinav ülkeleri ve Orta Avrupa'da popülerdir.
I believe the medium size will fit you better.
- İnanıyorum ki orta beden sana daha iyi uyacak.
I like my steak cooked medium rare.
- Bifteğimi orta pişmiş severim.
This does not mean that they have nothing in common with other peoples.
- Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.
Tom doesn't have a mean bone in his body.
- Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.
The tiger laid in the middle of the cage.
- Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı.
Don't speak in the middle of a lesson.
- Dersin ortasında konuşma.
Don't speak in the middle of a lesson.
- Dersin ortasında konuşma.
The tiger laid in the middle of the cage.
- Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı.
There are rumors in the air.
- Ortalıkta dolaşan söylentiler var.
Moderate exercise will refresh both mind and body.
- Orta dereceli egzersiz hem aklımızı hem bedenimizi tazeler.
I always drive at a moderate speed.
- Ben her zaman orta hızda araba sürerim.
This stone has a hole in the center.
- Bu taşın ortasında bir deliği var.
You hit the center of the target.
- Hedefin ortasından vurdun.
America is in the midst of a drug overdose epidemic.
- Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında.
Tom is the kind of person that, in the midst of disaster, always finds something to laugh about.
- Tom felaketin ortasında her zaman hakkında gülecek bir şey bulan kişi türüdür.
Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology?
- Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır?
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
Hazelnuts are harvested in mid-autumn.
- Fındık sonbaharın ortasında hasat edilir.
He's going through a mid-life crisis.
- Bir orta-yaş krizine giriyor.
His normal position is third baseman.
- Onun normal pozisyonu üçüncü orta saha oyuncusu.
He's just a normal junior high school student, not particularly intelligent.
- O sadece normal bir ortaokul öğrencisidir, özellikle akıllı değildir.
She reads on average three or four books a week.
- O, haftada ortalama üç ya da dört kitap okur.
She earns on average ten pounds a week.
- O, bir haftada ortalama 10 pound kazanır.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned.
- Orta ve ileri dil kursları öğretilen dilde verilir.
What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance?
- Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?
The earliest civilizations arose in Mesopotamia.
- En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.
Only two years after receiving their secondary school diploma, young people today know merely ten percent of what they learned on school. That's crazy! We must strive for 100 percent.
- Ortaokul diplomalarını aldıktan sadece iki yıl sonra, bugün genç insanlar okulda öğrendiklerinin sadece yüzde onunu biliyorlar. Bu çılgınca! Yüzde yüz için çaba göstermeliyiz.
He attended only secondary school.
- O sadece ortaokula devam etti.