He is one of the business leaders in Japan.
- O Japonya'da iş liderlerinden biridir.
Party leaders are hammering out a proposal for political reform.
- Parti liderleri siyasi reform için bir öneriyi tartışıyorlar.
Take me to your leader.
- Beni liderinize götürün.
Many leaders supported the compromise.
- Birçok lider uzlaşmayı destekledi.