If defective in structure, they are perfect in function.
- Yapı olarak kusurlu olsalar bile, onlar fonksiyon olarak mükemmeldir.
Some diseases are caused by a defective gene.
- Bazı hastalıklara kusurlu bir gen tarafından sebep olunmaktadır.
Love loves imperfectly.
- Aşk kusurlu olarak sever.
I am fed up with imperfect people, so I've decided to isolate myself for a while.
- Ben kusurlu insanlardan bıktım, bu yüzden bir süre kendimi tecrit etmeye karar verdim.
Sami is acting really sketchy.
- Sami gerçekten kusurlu davranıyor.
The proposed law is fundamentally flawed.
- Önerilen kanun esasen kusurludur.
The proposed law is very flawed.
- Önerilen kanun çok kusurlu.
We all have our flaws.
- Hepimizin kusurları var.
My technique is without flaw.
- Benim tekniğim kusursuzdur.
If defective in structure, they are perfect in function.
- Yapı olarak kusurlu olsalar bile, onlar fonksiyon olarak mükemmeldir.
This eye defect can be corrected by surgery.
- Bu göz kusuru ameliyatla düzeltilebilir.
She finds fault with everything and everyone.
- Her şeye ve herkese bir kusur buluyor.
It is cruel of you to find fault with her.
- Onda kusur bulduğun için zalimsin.
They have eliminated all imperfections.
- Bütün kusurları ortadan kaldırdılar.
I didn't notice the imperfection.
- Ben kusuru fark etmedim.
Neither Tom nor Mary is correct.
- Ne Tom ne de Mary kusursuz.
Excuse me, but you're mistaken.
- Kusura bakma ama hatalısın.
There's nothing physically wrong with him.
- Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok.
Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.
- Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok.
They have eliminated all imperfections.
- Bütün kusurları ortadan kaldırdılar.
I didn't notice the imperfection.
- Ben kusuru fark etmedim.