The car is equipped with digitally controlled air conditioning.
- Araba dijital kontrollü klima ile donatılmıştır.
Mary was a controlled wife.
- Mary kontrollü bir eşti.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
He checked that all the doors were safely shut.
- Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.
West Berlin would remain free of Soviet control.
- Batı Berlin, Sovyet kontrolü olmadan kalacaktı.
Inflation is getting out of control.
- Enflasyon kontrolün dışına çıkıyor.
Tom got a grip on his emotions.
- Tom duygularını kontrol altına aldı.
I'm controlling myself not to lose my head.
- Başımı kaybetmemek için kendimi kontrol ediyorum.
The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
- Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
Tom's right hand began to shake uncontrollably.
- Tom'un sağ eli kontrol edilemez bir biçimde titremeye başladı.
Things got a little out of hand.
- İşler biraz kontrolden çıktı.
Korea received an inspection from the International Atomic Energy Agency.
- Kore, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından kontrol edilmiştir.
The policeman was checking the cars one-by-one.
- Polis, arabaları tek-tek kontrol ediyordu.
He was checking a ticket.
- Bilet kontrol ediyordu.
The pilot is trying to restore communication with the control tower.
- Pilot, kontrol kulesi ile olan iletişimi onarmaya çalışıyor.
The pilot was having trouble controlling the aircraft.
- Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı.
The puppets are controlled by wires.
- Kuklalar teller tarafından kontrol edilir.