Mary was a controlled wife.
- Mary kontrollü bir eşti.
The concrete layer of the nuclear reactor's shielding will be destroyed using controlled explosions.
- Nükleer reaktörün koruyucu somut tabakası kontrollü patlamalar kullanılarak imha edilecek.
He did a check on the quality.
- O, bir kalite kontrol yaptı.
What time do you start check-in?
- Bagaj kontrolüne ne zaman başlarsınız?
Inflation is getting out of control.
- Enflasyon kontrolün dışına çıkıyor.
Nobody can control us.
- Hiç kimse bizi kontrol edemez.
Tom got a grip on his emotions.
- Tom duygularını kontrol altına aldı.
How are you at controlling your temper?
- Öfkeni nasıl kontrol ediyorsun?
The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
- Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
Things got a little out of hand.
- İşler biraz kontrolden çıktı.
Tom's right hand began to shake uncontrollably.
- Tom'un sağ eli kontrol edilemez bir biçimde titremeye başladı.
Korea received an inspection from the International Atomic Energy Agency.
- Kore, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından kontrol edilmiştir.
He was checking a ticket.
- Bilet kontrol ediyordu.
Tom is checking ID's.
- Tom kimlikleri kontrol ediyor.
The pilot was struggling to control the plane.
- Pilot uçağı kontrol etmek için mücadele ediyordu.
The pilot controls the engine power using the throttle.
- Pilot, valf kullanarak motor gücünü kontrol eder.
The puppets are controlled by wires.
- Kuklalar teller tarafından kontrol edilir.