Most of a insect's organs are inside its abdomen.
- Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.
I had a bad stomachache.
- Kötü bir karın ağrım vardı.
I want to see a doctor about my stomachache.
- Karın ağrım hakkında doktorla görüşmek istiyorum.
Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
- Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
Most of a insect's organs are inside its abdomen.
- Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.
Tom is suffering from severe abdominal pain.
- Tom şiddetli karın ağrısı çekiyor.
Abdominal pain is a common problem.
- Karın ağrısı yaygın bir sorundur.
It will probably snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
He claimed his share of the profits.
- Kar payını talep etti.
Tom had a share in the profits.
- Tom'un kar payı vardı.
We all have stomachaches.
- Hepimizin karın ağrısı var.
That stomachache made me sweat.
- O karın ağrısı beni terletti.
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
- Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.
My wife is liable to catch a cold.
- Karım üşütmeye eğilimli.
It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
The government decided to impose a special tax on very high incomes.
- Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
Karakorum is the early capital city of Mongolia.
- Karakurum, Moğolistan'ın ilk başkentidir.
Most French people are against capital punishment.
- Çoğu Fransız, idam cezasına karşıdır.
What does Tom get in return for all the work he's done?
- Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?
I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
- Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
They tried very hard to gain an advantage over one another.
- Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
A small gain is better than a great loss.
- Zararın neresinden dönersek kârdır.
Air is a mixture of various gases.
- Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
You cannot mix oil and water.
- Yağ ve suyu karıştıramazsın.
He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
You must not yield to temptation.
- Günaha karşı boyun eğmemelisin.
This product brought us a large margin.
- Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.
This company uses cheap labor to increase its profit margins.
- Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
I always wear boots when it rains or snows.
- Yağmur ya da kar yağdığında her zaman botlarımı giyerim.
Tom's boots sank deep into the snow.
- Tom'un botları karın derinliklerine battı.
His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
- İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.
I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
- Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
The game was delayed on account of snow.
- Maç kar nedeniyle ertelendi.
I am not accountable to you for my actions.
- Yaptıklarımdan size karşı sorumlu değilim.
Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation.
- Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.
The bus service won't be available until the snow has melted.
- Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.
My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
Mary likes watermelons more than melons.
- Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.
My sister likes melons and so do I.
- Kız kardeşim kavun sever ve ben de.