kamp%c3%bcs

listen to the pronunciation of kamp%c3%bcs
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kamp%c3%bcs в Турецкий язык Турецкий язык словарь

KAMP
(Osmanlı Dönemi) Esirler karargâhı
KAMP
(Osmanlı Dönemi) Karargâh. Kırda asker, izci veya talebelerin kurdukları karargâh
kamp
Çadır veya baraka gibi eğreti araçlardan oluşturulan konak yeri: "Beni öyle bir dinlenme kampına alsınlar ki, kapıdan girerken kimlik kartımla birlikte kişiliğimi de kapıda bırakayım."- H. Taner
kamp
Belli bir düşünce çevresinde birleşen topluluk: "Sırasında ayrı siyasi kamplarda birbirlerinin karşısına çıksalar da, düşman görmezler birbirlerini."- N. Cumalı
kamp
çadır, baraka gibi eğreti yapılardan oluşturulan konak yeri
kamp
Bu yerde konaklama
kamp
Kurum ve kuruluşlarda çalışanların dinlenmek, eğlenmek için gittikleri konaklama yeri
kamp
Belli bir düşünce çevresinde birleşen topluluk
kamp
Tutsakların veya siyasi sürgünlerin toplanıldığı yer
kamp
Çadır veya baraka gibi eğreti araçlardan oluşturulan konak yeri
Немецкий Язык - Английский Язык

Определение kamp%c3%bcs в Немецкий Язык Английский Язык словарь

Kamp (Fluss)
Kamp (river)
Турецкий язык - Английский Язык

Определение kamp%c3%bcs в Турецкий язык Английский Язык словарь

kamp
camp

I went camping with my family. - Ben ailemle birlikte kampa gittim.

Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her. - Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.

kamp
camping

Tom decided that it would be fun to go camping with John and Mary. - Tom, John ve Mary ile kampa gitmenin eğlenceli olacağına karar verdi.

Will Tom be allowed to go camping with the other children? - Tom'a diğer çocuklarla birlikte kampa gitmesine izin verilecek mi?

kamp ateşi
campfire

Tom reached in his pocket, pulled out some matches, struck one, and then lit the campfire. - Tom cebine uzandı, birkaç kibrit çıkardı, birini çaktı ve sonra kamp ateşini yaktı.

They sat at their campfires at night. - Gece kamp ateşinde oturdular.

kamp yapma
camping

You probably wouldn't like going camping with me. You're wrong. In fact, I think I'd like that very much. - Büyük olasılıkla benimle birlikte kamp yapmaya gitmek istemezsin. Yanılıyorsun. Aslında, onu çok fazla sevdiğimi düşünüyorum.

Tom decided that it wouldn't be much fun to go camping alone. - Tom tek başına kamp yapmaya gitmenin eğlenceli olmayacağına karar verdi.

kamp
camp; camping
kamp
summer camp (for children or youth)
kamp
hutment
kamp
training camp

With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp. - Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.

I ran away from the training camp. - Eğitim kampından kaçtım.

kamp
encampment
kamp
campground

There are three campgrounds in this area. - Bu alanda üç tane kamp yeri var.

It was still early in the day when Tom arrived at the campground. - Tom kampa geldiğinde hâlâ günün erken saatleriydi.

kamp alanı
campground

This is a nice-looking campground. - Burası güzel görünümlü bir kamp alanı.

kamp alanında duş var mı
Are there showers on site
kamp alanında elektrik prizi var mı
Are there electrical outlets on site
kamp alanında yemek pişirme tesisleri var mı
Are there cooking facilities on site
kamp alanında çamaşırhane var mı
Are there laundry facilities on site
kamp alanında çöp bidonu var mı
Are there trash cans on site
kamp arabası
camper
kamp bölgesi
campsite

The campsite isn't accessible by road. - Kamp bölgesi karayoluyla ulaşılabilir değil.

kamp bölgesi
camping site
kamp giysisi
duffle
kamp giysisi
duffel
kamp kurmak
to pitch camp
kamp kurmak
encamp
kamp kurmak
camp

This is a good place to camp. - Burası kamp kurmak için iyi bir yerdir.

This looks like a good spot to camp. - Bu kamp kurmak için iyi bir yere benziyor.

kamp kurmak
a) to pitch a camp, to set up a camp, to camp b) to encamp
kamp sahası
campground
kamp torbası
duffle bag
kamp yapan kimse
camper
kamp yapmak
camp

One of Tom's favorite things to do is camping. - Tom'un en sevdiği şeylerden biri kamp yapmaktır.

Camping so near the river isn't a good idea. - Nehrin yakınında kamp yapmak iyi bir fikir değildir.

kamp yapmak
to camp
kamp yapılmaz
No camping
kamp yatağı
camp bed
kamp yeri
campsite

Tom returned to the campsite. - Tom kamp yerine döndü.

The campsite was totally deserted. - Kamp yeri tamamen terk edilmişti.

kamp yeri
camping site
kamp yeri
campsite, campground
kamp yeri
campground

There are three campgrounds in this area. - Bu alanda üç tane kamp yeri var.

Sami was at a fisherman's campground. - Sami bir balıkçının kamp yerindeydi.

kamp yeri
camping ground
(ordu) kamp kurmak
(Askeri) encamp
arabalarla çevrili kamp yeri
laager
burada kamp yapabilir miyiz
May we camp out here
buraya yakın kamp bölgesi var mı
Is there a campsite nearby
susuz kamp
(Askeri) dry camp