işlenmemiş

listen to the pronunciation of işlenmemiş
Турецкий язык - Английский Язык
unlaboured [Brit.]
unlabored
untilled
raw

Let's look at the raw data. - İşlenmemiş veriye bakalım.

The ship is carrying raw cotton. - Gemi işlenmemiş pamuk taşıyor.

unbroken
crude
unfinished
uncut
undressed
uncommitted
uncultivated
(toprak) undeveloped
virgin
rude
unworked
untreated, raw; uncultivated
unreclaimed
rough
unsorted
blank
unimproved
unprocessed
untreated
coarse
juvenile
{s} unlaboured
işlenmemiş (tarla)
unploughed
işlenmemiş altın
virgin gold
işlenmemiş durumda
in the rough
işlenmemiş elmas
uncut diamond
işlenmemiş elmas
rough diamond
işlenmemiş halde
in the raw
işlenmemiş metal parçası
slug
işlenmemiş yün
virgin wool
işlenmemiş özdek
raw material
işlenmemiş şey
rough
işle
function as

Some English adverbs function as adjectives. - Bazı İngilizce zarflar sıfat olarak işlevini yerine getirir.

işle
{f} manipulated

Sami manipulated Layla to do his dirty work. - Sami, Leyla'yı kirli işlerini yapması için yönlendirdi.

işle
manipulate

Sami manipulated Layla to do his dirty work. - Sami, Leyla'yı kirli işlerini yapması için yönlendirdi.

işle
{f} process

All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes. - Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.

I would like to use your word processor. - Ben kelime işlemcini kullanmak istiyorum.

işle
{f} cultivated

They cultivated the land. - Onlar toprağı işlediler.

işle
cultivate

They cultivated the land. - Onlar toprağı işlediler.

They say Zen cultivates our mind. - Zen'in aklımızı işlediğini söylüyorlar.

işle
{f} processing

Two more food processing plants closed down this month. - Bu ay iki tane daha gıda işleme tesisi kapatıldı.

The customer is responsible for bank transfer processing fees. We thank you for your understanding. - Müşteri banka havalesi işlem ücretlerinden sorumludur. Anlayışınız için size teşekkür ederiz.

bebeğin işlenmemiş beyni
tabula rasa
işle
till
işle
brocade
işle
engraving
işle
{f} handle

We can handle things. - İşleri idare edebiliriz.

Tom can't handle this job on his own. - Tom tek başına bu işle başa çıkamaz.

işle
engrave
işlenmemiş
Избранное