The earth can satisfy our needs but not our greed.
- Dünya ihtiyaçlarımızı tatmin edebilir ancak hırsımızı değil.
Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla.
- Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.
I have always been very passionate about politics.
- Politika konusunda daima çok hırslı oldum.
Mary is very passionate about her work.
- Mary işi hakkında çok hırslı.
He fell a victim to his own ambition.
- Kendi hırsının kurbanı oldu.
That politician is full of ambition.
- Bu politikacı hırs dolu.
Tom is an avid art collector.
- Tom hırslı bir sanat kolleksiyoncusu.
Tom is an avid tennis player.
- Tom hırslı bir tenis oyuncusu.