hırs

listen to the pronunciation of hırs
Турецкий язык - Английский Язык
greed

He is selfish and greedy. - O bencil ve hırslıdır.

Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla. - Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.

passion

Mary is very passionate about her work. - Mary işi hakkında çok hırslı.

I'm passionate about my job. - Ben işim hakkında hırslıyım.

ambition

He fell a victim to his own ambition. - Kendi hırsının kurbanı oldu.

Mary wanted to marry a man with ambition. - Mary hırslı bir adamla evlenmek istiyordu.

lust
rage
desire
mettle
greediness
passion, ambition, avarice, greed; fury, anger, rage
glow
voracity
rapaciousness
anger
avidity
rapacity
mammon
fire
forwardness
powerful desire (to attain a particular end), ambition
cupidity
avarice
avid

Tom is an avid tennis player. - Tom hırslı bir tenis oyuncusu.

Tom is an avid art collector. - Tom hırslı bir sanat kolleksiyoncusu.

hırs beslemek
lech
hırs küpü
overly ambitious
hırs yapmak
have an ambition
hırs yapmak
feel an ambition
gözünü hırs bürümek
to be greedy for
Турецкий язык - Турецкий язык
Ayı
Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku
Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku. Öfke, kızgınlık: "Hırsımdan bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün diye bağırdım."- H. C. Yalçın
Öfke, kızgınlık
(Osmanlı Dönemi) KELB
(Osmanlı Dönemi) ŞEAF
(Osmanlı Dönemi) HELA'
HIRS
(Osmanlı Dönemi) Saklamak