Tom Mary'yi nazikçe öptü.
- Tom kissed Mary gently.
Tom nazikçe Mary'ye sarıldı.
- Tom gently hugged Mary.
Tom Mary'nin kolunu kibarca sıktı.
- Tom squeezed Mary's arm gently.
Tom kızını alnından kibarca öptü.
- Tom gently kissed his daughter on the forehead.
Helikopter yavaşça yere indi.
- The helicopter gently touched down.
Tom kapıyı yavaşça ama sıkı bir biçimde kapattı.
- Tom shut the door gently but firmly.
Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
- The wind gently kissed the trees.
Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
- The wind gently kissed the trees.
O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.
- She laid the child down gently.
Nazik bir rüzgar esiyordu.
- A gentle wind was blowing.
Ken ile gidiyorum. O, serin, nazik ve akıllı. Dahası, o bekar!
- I'm going with Ken. He is cool, gentle and smart. What's more, he is single!
Sir Harold kibar bir İngiliz beyefendisi.
- Sir Harold is a fine English gentleman.
Mary bebek kız kardeşine karşı çok kibardır.
- Mary is very gentle with her baby sister.
Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.
- Tom is a loving and caring gentleman.
Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu.
- As he grew older, he became gentler.
O, kapıyı hafifçe itti.
- She gave the door a gentle push.
Tom, Mary'yi yavaşça itti.
- Tom gave Mary a gentle push.
Uzun kara kış sonunda bitti ve yerini yumuşak ılıman bahara bıraktı.
- The long cruel winter at last came to an end, giving place to a gentle warm spring.
Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu.
- She spoke to the children in a gentle voice.
... Just gently and beautifully enhanced. ...
... ROW ROW ROW YOUR BOAT GENTLY DOWN THE STREAM ...