Makine çalışmayı kesti.
- The machine stopped functioning.
Karaciğer artık çalışmıyor.
- The liver is no longer functioning.
Onlar yeni binada çalışmaktalar.
- They have been working on the new building.
O gerçekten şirin ve bu yüzden onunla çalışmayı seviyorum
- He's really cute, and so I like working with him.
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
- Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
Hafıza, beynimizin önemli bir fonksiyonudur.
- Memory is an essential function of our brain.
Bellek beynimizin önemli bir işlevidir.
- Memory is an essential function of our brain.
Ayırdedilebilir bir işlev her yerde süreklidir.
- A function that is differentiable everywhere is continuous.
Böyle görev yapamayız.
- We can't function like this.
Ayırdedilebilir bir işlev her yerde süreklidir.
- A function that is differentiable everywhere is continuous.
Sanırım her şey işlevsel.
- I think everything is functional.
Makineleri çalıştırmaya devam etmeliyiz.
- We have to keep the machines working.
Paranın bir hükmü kalmadığında sistemin tüm işleyişi durur.
- When money ceases to have value, the entire system stops working.
Eğer gerçekten bir işe ihtiyacın varsa, niçin Tom için çalışmayı düşünmüyorsun?
- If you really need a job, why don't you consider working for Tom?
O benim iş arkadaşımdır.
- He is my working mate.
Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.
- Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.
Tom şu anda onun için çalışan on kişiye sahip.
- Tom currently has ten people working for him.
İşletme mastırımı bitirme üzerinde çalışıyorum.
- I'm working on finishing my MBA.
Şunu halletmek üzerine çalışıyoruz.
- We're working on getting that done.
Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.
- I'm working like crazy to make sure I have enough time.
... allow the functioning of viable, profitable news ...
... come to understand brain functioning better and better. ...