Tom olağandışı bir atlamacıdır.
- Tom is an extraordinary jumper.
Mary olağandışı notlar aldı.
- Mary got extraordinary grades.
Tom olağanüstü bir kişidir.
- Tom is an extraordinary person.
Tom olağanüstü hızı olan bir atlettir.
- Tom is an athlete with extraordinary speed.
Davranışınız çok sıradışı.
- Your behavior is too extraordinary.
Sıradışı ilişkileri vardı.
- They had an extraordinary relationship.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.
Olağan dışı bir şey fark etmedim.
- I didn't notice anything unusual.
Bu olağan dışı bir hava.
- This is unusual weather.
Tom bu gece alışılmadık biçimde geveze.
- Tom is unusually talkative tonight.
Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum.
- It's unusual for you to do something like that.
Sami kendini biraz garip hissediyordu.
- Sami was feeling a bit unusual.
Onun gece geç saatlere kadar yatmamasının olağandışı olduğunu düşündüm.
- I thought it was unusual that he was up so late at night.
Tom oldukça olağandışı.
- Tom is pretty unusual.
Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
- You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
Bana sorarsan, o biraz tuhaf.
- If you ask me, she's a little unusual.
... The 20th century is the most extraordinary moment in human history. ...
... tonight because the extraordinary troops ...