Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Mississippi Nehri derin ve geniştir.
- The Mississippi River is deep and wide.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Bu dergi yaygın olarak dolaşır.
- This magazine circulates widely.
Arka kapı sonuna kadar açık.
- The back door's wide open.
Kapı sonuna kadar açıktı.
- The door was wide open.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
He travelled far and wide.
He has read and traveled extensively.
... accident? Are there deep reasons? These are matters that are extensively debated. ...
... that originated in lndia but is used extensively in the Arab world. ...