do as well as one can do

listen to the pronunciation of do as well as one can do
Английский Язык - Турецкий язык

Определение do as well as one can do в Английский Язык Турецкий язык словарь

as well as
hem de

Bana hem nasihat hem de para verdi. - He gave me money as well as advice.

Onlar hem zenginlerdi hem de mutlulardı. - They were rich as well as happy.

as well as
birlikte

Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir. - Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.

O zeki olmakla birlikte güzeldi. - She was intelligent as well as beautiful.

as well as
hem ... hem de ...: He gave me money
as well as
kadar iyi: He writes well, but not as well as Eşref. İyi yazıyor, ama Eşref kadar iyi değil
as well as
yanısıra
as well as
yanı sıra

Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır. - Television enlightens the viewers as well as entertains them.

Eski olanlarının yanı sıra çağdaş Farsça şiirler batı dünyasında bilinmemektedir. - Contemporary Persian poems haven’t been known in west world as well as ancient ones.

as well as
kadar

Zenginlerin fakirler kadar sorunları vardır. - The rich have troubles as well as the poor.

O, İngilizce öğrettiği kadar matematik de öğretiyor. - He teaches mathematics as well as English.

as well as
ilaveten
as well as
böyle olmakla birlikte
as well as
bu bir tarafa
as well as
kadar iyi

Linda Meg kadar iyi dans edebilir. - Linda can dance as well as Meg.

O, İngilizceyi benim kadar iyi konuşur. - She speaks English as well as I.

as well as
hem

Bana hem nasihat hem de para verdi. - He gave me money as well as advice.

Spor hem zihni hem bedeni sağlıklı yapar. - Sports make us healthy in mind as well as in body.

as well as
olduğu kadar

Zengin olduğu kadar yakışıklı da. - He is handsome as well as rich.

Küreselleşmenin pozitif olduğu kadar negatif etkilerinin de olduğunu düşünüyorum. - I think that globalization has negative effects as well as positive.

as well as
olmakla beraber
as well as
ilaveten bu bir tarafa
as well as
olmakla birlikte

O zeki olmakla birlikte güzeldi. - She was intelligent as well as beautiful.

as well as
gibi
as well as
-e kadar
as well as
ek olarak
as well as
ile birlikte
as well as
olduğu gibi

Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem. - I wish I could still swim as well as I used to.

do oneself justice
(deyim) bekleneni vermek
Английский Язык - Английский Язык
do oneself justice
as well as
In addition to; further to

As well as the obvious financial benefits, the merger will allow us some breathing room with regards to R&D.;.

as well as
too; likewise; in addition
as well as
also; as well

The moon as well as the stars were shining down on them.

as well as
in addition to, and also, and likewise, besides
as well as
In addition to: "The rhetoric , as well as the reasoning, is appreciated" (Benno C. Schmidt, Jr.)
do as well as one can do

    Расстановка переносов

    do as well as one Can do

    Турецкое произношение

    du äz wel äz hwʌn kın du

    Произношение

    /ˈdo͞o ˈaz ˈwel ˈaz ˈhwən kən ˈdo͞o/ /ˈduː ˈæz ˈwɛl ˈæz ˈhwʌn kən ˈduː/
Избранное