doğrula

listen to the pronunciation of doğrula
Турецкий язык - Английский Язык
(Bilgisayar) validate

Can you validate this parking ticket? - Bu otopark biletini doğrulayabilir misin?

The newest version uses facial-recognition software to validate a login. - Yeni sürümü bir giriş doğrulamak için yüz tanıma yazılımı kullanır.

substantiate
{f} substantiating
verify

I need to verify everything you've told us. - Bize söylediğin her şey doğrulamam gerekiyor.

The police were able to verify Tom's alibi. - Polis Tom'un mazeretini doğrulayabildi.

{f} verified

The identity of the boy who had been missing was verified by the clothes he was wearing. - Kayıp olan çocuğun kimliği giydiği elbiselerle doğrulandı.

The police verified the car's license plate. - Polis arabanın plakasını doğruladı.

{f} substantiated
justify
confirm

The news confirmed my suspicions. - Haber şüphelerimi doğruladı.

I have a confirmed reservation. - Benim doğrulanmış bir rezervasyonum var.

affirm

I affirmed that he was innocent. - Onun masum olduğunu doğruladım.

He affirmed that he saw the crash. - Kazayı gördüğünü doğruladı.

{f} verifying

Tom had no way of verifying the information. - Tom'un bilgiyi doğrulayacak hiçbir yolu yoktu.

{f} confirmed

I have a confirmed reservation. - Benim doğrulanmış bir rezervasyonum var.

The experiment confirmed his theory. - Deney teorisini doğruladı.

authenticate
affirmed

I affirmed that he was innocent. - Onun masum olduğunu doğruladım.

He affirmed that he saw the crash. - Kazayı gördüğünü doğruladı.

doğrulamak
verify

You have no way to verify it. - Bunu doğrulamak için bir yolun yok.

Tom is going to have to verify this. - Tom bunu doğrulamak zorunda kalacak.

doğrulamak
{f} confirm

I'd like to confirm our reservations. - Ayırtmalarımızı doğrulamak istiyorum.

I don't have to confirm anything. - Hiçbir şeyi doğrulamak zorunda değilim.

doğrulamak
affirm
doğrulamak
justify
doğrulamak
certify
doğrulamak
sustain
doğrulamak
correct
doğrulamak
attest
doğrulamak
corroborate
doğrulamak
vouch
doğrulamak
{f} substantiate
doğrulamak
endorse
doğrulamak
testify
doğrulamak
bear out

The facts bear out this hypothesis. - Gerçekler bu hipotezi doğrulamaktadır.

doğrulamak
vouch for
doğrulamak
to confirm, to verify, to affirm, to bear out
doğrulamak
authenticate , confirm
doğrulamak
to verify, corroborate, confirm
doğrulamak
avouch
doğrulamak
homologate
doğrulamak
support
doğrulamak
predicate
doğrulamak
(Hukuk) affirm, confirm, endorse
doğrulamak
hold with
doğrulamak
authenticate
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение doğrula в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Doğrulamak
tasdik etmek
doğrulamak
Bir şeyin doğru olduğunu ortaya koymak, desteklemek, teyit etmek, tasdik etmek: "Olup bitenler ve başka kaynaklardan alınan haberler Ali Yusuf'u daima doğruluyordu."- T. Buğra
doğrulamak
Bir şeyin doğru olduğunu ortaya koymak, desteklemek, teyit etmek, tasdik etmek
doğrulamak
Bir önermenin doğruluğunu veya yanlışlığını belirlemek amacıyla olayları inceleyip araştırmak
doğrula
Избранное