dilenmek

listen to the pronunciation of dilenmek
Турецкий язык - Английский Язык
beg

By law, begging in the street is forbidden. - Yasaya göre, sokakta dilenmek yasaktır.

to beg, plead for, ask for. dilenemez dilenci very poor person who can't make himself ask for help
bum
ask for alms
cant
to beg, to panhandle; to beg, to ask for
cadge
mump
to beg, be a beggar
panhandle
to beg
dile
{f} wish

I wish I were what I was when I wished I were what I am. - Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam.

There were times when Tom wished he hadn't married Mary. - Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.

dile
{f} wished

I wish I were what I was when I wished I were what I am. - Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam.

There were times when Tom wished he hadn't married Mary. - Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.

dile
invoke
dile
{f} wishing

I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it. - Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır.

Wishing you a magical and memorable Christmas! - Fevkalade ve unutulmaz bir Noel dileriz!

dile
verbalized
dile
beg

Tom dropped a coin into the beggar's cup. - Tom dilencinin kabına bir bozuk para koydu.

Tom was beginning to wish he had stayed in the navy. - Tom donanmada kalmış olmayı dilemeye başladı.

dile
articulates
dilenme
begging

The man went begging from door to door. - Adam kapı kapı dilenmeye gitti.

By law, begging in the street is forbidden. - Yasaya göre, sokakta dilenmek yasaktır.

biraz dilenmek
respire
merhamet dilenmek
(deyim) throw oneself at the feet
Турецкий язык - Турецкий язык
Sadaka istemek: "Cami kapısında avuç açar dilenirim de onun evine gitmem."- M. Ş. Esendal
Kendisini acındırarak bir kimseden bir şey istemek: "Gelip geçen otomobillerden pompa dilendiklerini gözümle gördüm."- R. N. Güntekin
Sadaka istemek
Kendisini acındırarak bir kimseden birşey istemek
dilencilik etmek
DİLE
(Osmanlı Dönemi) Gönül sahibi
DİLE
(Osmanlı Dönemi) f. Dil, gönül, kalb yürek
dilenme
Dilenmek işi
dilenmek
Избранное