derinde

listen to the pronunciation of derinde
Турецкий язык - Английский Язык
deep

She is deeply attached to her parents. - O anne ve babasına derinden bağlıdır.

I was deeply impressed by the scenery. - Manzaradan derinden etkilendim.

derin
{s} deep

The roots of this tree go down deep. - Bu ağacın kökleri derinlere uzanıyor.

How deep is this lake? - Bu göl ne kadar derin?

derinde olan
deep set
derin
profound

This book profoundly impressed me. - Bu kitap beni derinden etkiledi.

It had a profound effect on me. - Benim üzerimde çok derin bir etkisi vardı.

derin
extensive
derin
deeper
derin
profoundness
derin
deep-seated
derin
abstruse
derin
intimate
derin
deed
derin
thorough
derin
full
derin
abysmal
derin
recondite
derin
deep-rooted
derin
exquisite
derin
fathomless
derin
(Tıp) profundus
derin
(uyku) sound
derin
bottom, depth
derin
religious

Layla had deep religious convictions. - Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.

derin
deep; profound; (uyku) sound, deep; extensive, deep, thorough
derin
(Tıp) house
derin
home
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение derinde в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Derin
(Osmanlı Dönemi) SÜHBE
Derin
(Hukuk) AMİK
derin
Yoğun: "Bu büyük köşkü derin bir sessizlik kapladı."- M. Ş. Esendal
derin
Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan
derin
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan
derin
Yoğun
derin
İçten gelen
derin
Yüzeyden içeri inen
derin
Uzun süren
derin
Uyanılması güç, ağır
derin
Uyanılması güç, ağır (uyku)
derin
Uzun süren: "Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi."- P. Safa
derin
Dip
derin
Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan
derin
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan: "Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor."- Ö. Seyfettin
derin
Dip: "Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde."- Y. K. Beyatlı
derin
Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan: "Üzerindeki tesirleri ölçmek için derin tetkikler yapmak lazımdır."- F. R. Atay. İçten gelen
derinde
Избранное